Ekonomi

Likidite eksikliği borsayı her bahaneyle düşürüyor

Bu yıl hisse senedi piyasası oldukça dalgalı bir seyir izledi. Ancak şu son günlerde öyle sert geri çekilme yaşanıyor ki borsa yatırımcısı böylesi kayıpları ne 15 Temmuz darbe girişiminde, ne Rahip Bronson krizinde ne de Naci Ağbal’ın görevden alınmasında gördü. Hiç birinde borsa endeksleri bu denli kötü kayıp vermedi. Öyle ki 9 bin seviyesinin de altına gerileyen BİST100 endeksi temmuz ortasındaki zirvesinden TL cinsi yüzde 20’nin üzerinde dolar cinsi ise yüzde 23’ün üzerinde kayıpta. Peki neden bunlar yaşanıyor sadece 1 yıl öncesine kadar hisse senedi piyasasında ne alsan katlamıyor muydu?

Düşük faiz ve halka arzlar borsayı coşturdu

Biraz geriye sarıp düşünelim. Mayıs 2023 genel seçimlerinden 3 yıl önce Eylül 2021’de enflasyon yüzde 19,85 seviyesinde iken yeni bir para politikası denemesiyle yüzde 19 politika faizinde ilk indirim yapıldı. Takip eden aylarda düşük faiz politikası çerçevesinde faiz indirimleri devam etti, döviz kurları sert yükseldi, enflasyon 2021 yılı sonunda yüzde 36’ya dayandı. Bu deneme dolar/TL’yi tek haneli rakamlardan çift hanelere taşıdı, dolarizasyon riskinin düşürülmesi için kur korumalı mevduat icat edilip devreye alındı. Bu üç yıl boyunca düşük faiz politikası ve KKM devam etti. Bu dönemde düşük faiz ve KKM’nin döviz gelirinden beslenen şirketlerin coşkusuyla hisse senedi piyasaları oldukça iyi bir performans gösterdi. Bunun yanı sıra artan halka arzlar, onların ilk işlem dönemlerinde üst üste tavan seviyeleri görmeleriyle elde edilen yüksek kazançlar, hisse senedi piyasasını gözde yatırım aracı haline getirdi. Yurtiçi yerleşikler TL mevduatı terk etti.

Risksiz sabit getirili enstrümanlara yönelim

Yüzde 85’i geçen tüketici enflasyonu, üç haneli rakamlara ulaşan üretici enflasyonu dar gelirlileri perişan ederken, parası olan kesimler haksız zenginleşme dönemini yaşadı. Ancak Mayıs 2023’ten sonra artık geleneksel para politikasına geri dönüldü. Bu politikalara dönüşle birlikte düşük faiz terk edildi ve yeni Merkez Bankası ve ekonomi yönetimi faiz artırım süreçlerini başlattı. Enflasyon bu yıl mayısta zirveyi gördükten sonra yüksek bazın da etkisiyle yaz aylarından bu yana düşüş eğiliminde. Yükselen faizler reel kesimin ucuz krediye erişmesinin önünü kapatırken sabit getirili yatırım araçları, başta TL mevduat ve para piyasası fonları olmak üzere yatırımcıyı kendine çekmeye başladı. Öyle ki not artırımları düşen enflasyon ve CDS oranları nedeniyle beklenen yabancı yatırımcı kısa süreli bol kazanç için hisseye giriş çıkış yaparken yurtiçi yerleşikler de hisse dışı TL yatırımlarını arttırdılar.

Bir de üzerine enflasyon muhasebesi uygulaması geldi şirketlere. Önceleri bilanço dönemleri olumlu sonuçlarla borsa endekslerini hareketlendirirken bu yıl boyunca bilanço dönemleri kabus olmaya başladı.

Yabancının hissede satışı 2 milyar dolara dayandı

Yabancı yatırımcı ise bu yıl 27 Eylül ile biten haftaya kadar neredeyse 2 milyar dolarını çekti. Geçmiş tecrübeleriyle hisse senedi fiyatlarının artacağını düşünen özellikle kredi kullanarak borsada bulunan yatırımcılar, teminat tamamlama çağrılarıyla baş başa kaldı. Özellikle bu son hafta tüm zamanların ortalamalarının üzerinde teminat tamamlama çağrıları yaşandı. Bu çağrılar da borsada satışları hızlandırdı. Bunun yanı sıra beklentilerin üzerinde gelen eylül enflasyonu kasım ayı gibi beklenen ilk politika faizi indiriminin de en erken aralık veya 2025 ilk çeyreğe ertelenmesine neden oldu. Öteleme bankacılık endeksinde satış baskısını yoğunlaştırdı.

İşte tüm bunlar hisse senedi piyasasından para çıkışına neden oldu. Böylesi kırılgan zeminde hayatta kalmaya çalışan Borsa İstanbul endekslerinde artık her yaşanan olay satış bahanesi olarak yorumlanıyor. Deyim yerindeyse İzlanda’da bile bir olay yaşansa BİST100 endeksi daha fazla tepki veriyor. Ortadoğu’da son günlerdeki sıcak gündem de satışın yeni bahanesi yerine geçti. Geçen yıl ekimde 8.56 milyona çıkan borsa yatırımcısı dün itibariyle neredeyse 1.5 milyon kayıpla 7.13 milyona geriledi.

Geri dönüş için henüz sinyal yok

Piyasa uzmanları çok umutlu değil açıkçası. En büyük problem olarak likidite eksikliğini gösteriyorlar. Nitekim politika faizinde indirim süreci de bu yüzden önemli. İndirimler başlarsa sabit getirili enstrümanlarda düşen getiriler nedeniyle yeniden gözlerin borsaya çevrilmesinin mümkün olabileceğini düşünüyorlar. Yalnız bir şey var ki, kısa dönemde dalgalı bir borsadan kurtuluş o kadar kolay olmayacak. Her bir gelişme düşük likidite nedeniyle endeksleri aşağı veya yukarı yönlü oldukça sert şekilde etkilemeye devam edecek. Teknik analizlere göre göstergeler aşırı satım bölgesine geldi ve geri dönüş için henüz net bir sinyal yok.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu